İzmir Konak’ta, 28 Temmuz’da Deniz Özarslan isimli saldırgan, boşanma aşamasında olduğu 31 yaşındaki Ezgi Özarslan’ın çalıştığı işyerine geldi. Deniz Özarslan, belinden çıkardığı tabancayla Ezgi Özarslan’ın başına ateş edip kaçtı.
İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ezgi Özarslan, ambulansla Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada tedaviye alınan Özarslan’ın beyin ölümü gerçekleşince ailesi organlarını bağışlama kararı aldı.
Sağlık Bakanlığı ile yürütülen yazışmanın ardından Ezgi Özarslan’dan koronavirüs testi için örnek alındı. Test sonucu pozitif çıkınca Özarslan’ın organları bağışlanamadı. Bir süredir makineye bağlı yaşayan Ezgi, bugün saat 11.00 sıralarında hayatını kaybetti.
Deniz Özarslan tarafından öldürülen Ezgi Özarslan’ın annesi Ziynet Zerkin Odatv’ye konuştu.
Ezgi Özarslan’ın ailesi hala Deniz Özarslan tarafından tehdit ediliyor.
Odatv olarak anne Ziynet Zerkin ile yaptığımız görüşmede ailenin güvenliği açısından aldığımız önlemler nedeniyle çekim alanımızı kısıtlı tutmak durumunda kaldık.
ÇATIDAN DÜŞEN GENÇ KIZ
Ezgi Özarslan’ın 7 yıllık evliliğinde tehdit altında olduğunu ve şiddet gördüğünü ifade eden acılı anne, kızının birçok kez boşanmak istediğini, ancak eşi Deniz Özarslan’ın ailesine zarar vermekle tehdit ettiği için hep vazgeçtiğini belirtti.
Anne Ziynet Zerkin o günleri şöyle anlatıyor: “Hayatımız karakollarda geçti. Bu adamın suçları klasör olmuş artık, fakat elini kolunu sallayarak geziyor sokaklarda…”
Her kadın cinayeti sonrası paylaşılan fotoğraflar açılan hashtag ve “BU SON OLSUN” sözleri ne yazık ki yerini bulmuyor. Her gün göz göre göre, hem de “sevdikleri” tarafından öldürülüyor kadınlar.
Ezgi Zerkin’in (Özarslan) annesinin ricası üzerine soyadını “Zerkin” olarak yazıyorum. 9. Ayın 20’sinde davası görülecekti ve o güne kadar Ezgi Zerkin aslında “KORUMA ALTINDA”!
Aslında 1 yıl önce yine İzmir’de Deniz Özarslan’ın evinin çatısından genç bir kadın düşmüştü. Sevda Berna Güntekin ve Derya Kılıç, 12 Nisan 2021’de Deniz Özarslan tarafından silahla tehdit edildi. Görüntülerde silah göstererek ölüm tehdidi savuran Deniz Özarslan, sadece 5 ay hapis cezası aldı. Olayın ardından uzaklaştırma kararı aldıran Sevda Berna Güntekin “Bu adamın ceza alması için benim ölmem mi gerekiyordu” diyerek isyan ediyor.
Derya Kılıç, Deniz Özarslan’ın yanındayken 13 Mayıs 2021’de çatıdan aşağıya düştü. Tüm şüphelerin işaret etmesine rağmen önce tutuklanan Deniz Özarslan daha sonra şikayetin geri çekilmesi üzerine serbest bırakıldı. Derya Kılıç şimdi “Bana da zarar verir mi” korkusu yaşıyor.
KIZIM ELLERİMDEN KAYDI GİTTİ AMA…
Acılı anne Zerkin, “Öncelikle şunu düzeltmek istiyorum, kızımın soyadı Zerkin. Kızım ellerimden kaydı gitti ama soyadı artık Özarslan değil. Kızım vefat etse de yine de boşayacağım onu” sözleriyle konuşmasına başlıyor.
– Şiddet var mıydı, Ezgi bu yüzden mi boşanmak istedi?
“Çok şeyler yaşadık, bu adam bir tek bir şeyle kalmadı. Bir ara kız kardeşine taktı. O zaman bir boşanma davası açtık, ama boşanma davasını ne yaptı etti geri çektirdi. ‘Anneni öldürürüm, kız kardeşine kötülük yaparım, vururum, size kötülükler yaşatırım’ diyordu. Kızım hep korktu ondan. Ne yapacağını bilemedi. Uzaklaştırmalar aldırdık. Uzaklaştırmaların yanında sürekli karakollara geldik gittik. Darp raporları aldık. ‘Çekeceksiniz onu geri çekeceksiniz’ diyordu. Ben anlamıyorum, nasıl kanunlarımız var bizim? Adamın dosyaları klasör halinde gelmiş ama kendi kendini temize çıkarıyor, bir üstteki dosya farklı kulvarda yarışıyordu. Ben bilmiyorum, bu nasıl bir şey, bu nasıl bir kanun?”
– Pekii Ezgi’nin daha önce de şikayetleri oldu mu?
“Tabii ki oldu, geri çektirdikleri oldu, darp raporları oldu. Korkusundan şikâyet etmedi. Son olayda bile ben şikâyet etmedim biliyor musunuz? Başımıza sarlanmasın diye. O bizim canımıza geldi, mahalleliyi rahatsız etti, beni rahatsız etti. Bütün mahalle yakası silkti bu adamdan.
“ŞU ANDA EZGİ KORUMA ALTINDA”
– Peki, koruma talebiniz oldu mu?
“Tabii ki oldu, şu anda Ezgi koruma altında. Mahkemesi dokuzuncu ayın 20’sinde… Dokuzuncu ayın 20’sine kadar koruma altındaydı. Kim korudu? Ben bir günde, Hatay karakoluna sabah dörtlerde gittim. Sabaha karşı evimi bastı. Şikâyet ettiğimi duymuş, gece bir daha geldi. Ertesi gün hiçbir şey yokmuş gibi ‘Ziynet teyze’ diye geldi. Çok utanmaz bir adam. Ben ona hep iyilik yaptım. Benim ona tek bir gün kötülüğüm olmadı. Belki dedim topluma kazandırır mıyım, belki insan olur mu, dedim ama o kızımın canını aldı 24 saniyede. Biz silah bilmeyiz, kesici alet bilmeyiz. Ben çocuğuma ne yaptım biliyor musunuz? Yanına biber gazı verdim. Olur ki gelirse yanına, ‘sık annem’ dedim. KADES’e basın diyorlar. Nasıl bir uygulama bu? KADESE’e bastığında koşa koşa Yunusların gelmesi gerekiyor. Adreste farklı bir uygulamaya geçmiş. Bize iyilik mi ediyorsunuz kötülük mü, anlamıyorum.”
– Her kadın cinayetinden sonra ‘bu son olsun’ diyoruz ama olmuyor…
“Ezgi’m son olsun diyorum ama olmuyor. Dün bir haber duydum. Daha 16 yaşındaki bir kız çocuğu çocuğuna ateş etmiş 26 yaşındaki bir sapkın. Bu kanunlar üç yıldır nerede? 30 tane koruması uzaklaştırması var. Evine geliyor, kafasına sıkıyor, kendi kafasına sıkıyor çocuk o çocuk. Yahu, benim çocuğumun yemek masasında olduğu bir haberini gördüm masada yemek yiyorlar. Benim çocuğumun yüzü açık, katilin yüzü flu. Bu adam aranıyor. Hala saklıyor musunuz? Ne saklıyorsunuz? Tecavüzcünün suratını saklıyorsunuz, tecavüzcü korumada, katil korumada.”
‘24 SANİYEDE KIZIMIN CANINI ALDI’
“Bana gelmişler buraya koruma talebine, yahu sen benim çocuğumu koruyamadın sen beni nasıl koruyacaksın? Biz 15 gündür karakol kapılarındayız. Ben karakolu Deniz Özarslan’la tanıdım, ben kanunsuz işlerin yapıldığını Deniz Özarslan’la tanıdım. Bu adam, herkese baskı kuruyordu herkese şiddet uyguluyordu. Annesi de korkuyor babası da korkuyor. Onları da dövüyor. Doğurmayın o zaman yetiştiremeyeceğiniz çocuğu. Kızların, ana kuzuların başını yakma. Yetiştirebiliyorsan, eğitimini verebiliyorsan terbiyesini verebiliyorsan doğur. Benim çocuğumu kullanma. Kendini kurtarmak için benim çocuğumu koz olarak onun önüne atma. Benim çocuğum dayak yerken odanda saklandın. ‘Bana saldırmasın’ diye. Aynı evde yaşadılar. Biz hangi zamanda yaşıyoruz? Hangi gelin kayınvalidesiyle kayınpederi ile aynı çatı altında yaşar? Benim çocuğum öyle mükemmel bir çocuktu. Karıncayı incitmezdi. Onu da kurtarmaya çalışıyordu. Pisliğin içinde hastalıklı saplantılı bir beyin. 24 saniyede canını aldı 24 saniye… Çocuğum beni aradı, ‘anne kudurmuş köpek gibi, babamı da aradım kız kardeşimi de aradım ne olur kendinize dikkat edin zapt edilecek gibi değil’ dedi. Annem korkma dedim. Hep korktum, o kadar korkuyla yaşadım. Kaçtık, alttan aldık olmuyor. Ezoş’um, dedim artık bitirelim. O yoluna gitsin bu bize daha çok büyük kötülükler yapacak, dedim. Bu kadarını ben de düşünmemiştim.
Olay günü telefon sonrasında direk atladım çocuğumun yanına gittim. Korkmasın diye gittim. Acaba darp mı etti, diye gittim. Ama benim çocuğum hastanede can çekişiyordu. Biz ona ne yapmıştık? Polis bana diyor ki, o kadar çok ihbar geliyor ki o kadar çok koruma alınıyor ki abla… peki sen bu koruyacağın kadının eşinin geçmişine hiç mi göz atmıyorsun? Onun dosyaları klasör olmuş. Adamın çatısından bir kız uçmuş. Adamın her yerde bir pisliği var. Her yerde mahkemesi var. Herkesin kapısına dayanmış, herkes ondan korkuyor. Bu adama şahitlik etmek bile istemezler.
Benim kapıma iki polis memuru bir günde iki kere geldi. Bana ne diyor biliyor musun? Abla diyor biz buraya geldik ama hiçbir şey yapamayız. Bizim görevimiz bu. Bana diyor ki git tekrardan aile içi şiddete. Diyorum ki onu oğlum bak bizim evimize geleceksiniz. Ölümümüze geleceksiniz çok üzüleceksiniz. Bir sokak aşağıda dükkânı var. Bir sokak aşağıda evi var adamın altında motor ben bunu nasıl durdurayım? Bize destek verin. Bize yardım edin. Bu adam başkalarına benzemez. Adamı tanımayan yok. Karakollarda onu tanımayan yok. Adını bilmeyen yok. Komiserim biri bana diyor ki, ‘ben bunun babasıyla da çok uğraştım. Ah bu çocuk Küçüklüğünden beri aynı.’
Adam sizinle alay ediyor, alay. Adam emniyetle alay ediyor. Müebbet yedi, kız düştüğü zaman yine dışarı çıktı.
Ben bunları karakollarda çok söyledim. Birimizi alacak hangimizi bilmiyorum. Ama işi bitmeyecek dedim. Hepimiz buradayız dedim. Benim elimden tuttu prosedür prosedür prosedür böyle prosedür mi olur? Bir gün bunun geçmişine baksanıza. Ne kadar karanlık. Sen buna neden bir elektronik kelepçe takmıyorsun?
Evimin yakınında geldiği zaman ötsün, kızımın yakınına geldiği zaman ötsün. Benim Ezgim geri gelecek mi?
Susmayacak sonuna kadar savaşacağız. Pısırık olduğum günlerde Allah belanı versin.
Kızım korumak için oldum. Sessiz kaldığım günler yine kızım için kızım çok korkuyordu.
Hep idare ettim. Ama bir gün bunu yaşayacağımı biliyordum. Bangır bangır geldi. Bu olay keşke bugünleri görmeseydim.”
NE BİÇİM BİR SİSTEM BU
112’yi arıyorum kızımın canı tehlikede diyorum. Bana müzik dinlettiriyorlar… Polislere derdimi anlatıncaya kadar benim kızım zaten vuruldu.
Bu adam İzmir Hatay karakolunun müdavimi. Karakolun tek bildiği şey aile içi şiddete göndermek. Göndermeyin, diyorum. Biz korkuyoruz, şikayetçiyim. Sizden bize bir fayda yok karakoldan bana bir fayda yok. Kapıma geldi, telefon ettim. Ekip geldi, siz buraya niye geliyorsunuz? Size eşkal veriyorum, adres veriyorum, nerede olduğunu söylüyorum, ona gidin. Bu gece nezarette olsun, yalvarıyorum, dedim. Adam ne yapsın? Yetkisi olmadan bir şey yapamaz. Bu kanunlar değişmeli. Benim kızımın canı Meclistekilerin umurunda mı? Kimin umurunda? Bizden başka çıldıran kim var? En acısı ne biliyor musunuz? Ben çocuğumu yoğun bakımda tanıyamadım. Benim çocuğumun kafası 1.5 futbol topu büyüklüğündeydi. Belki bir umut ışığı dedim ama olmadı.
HASTANENİN YANLIŞI YÜZÜME TOKAT GİBİ VURDU
Ben burada da bir açık görüyorum. Benim kızım 31 yaşındaydı. Hiçbir rahatsızlığı yoktu. Ufak tefek herkesin rahatsızlığı vardır. Sen bana diyorsun ki doktor olarak,‘Çocuğun beyin fonksiyonları yok, senin çocuğun yaşayamaz’
Peki siz bunu biliyorsanız neden benim çocuğumu izole bir odaya almadınız? Benim çocuğum benden gitti. Keşke başka canlara can olabilseydi. Organ nakli olacağı söylenmişti. Beyin ölümü gerçekleşti diye doktor beni aradı. Burama taş bastım, organ bağışı istiyorum, dedim. Kadın bana bakıyor söyleyemiyor.
Ben dedim ki alın başka canlar da çocuğum can bulsun ocakların yüzünü güldürsün kendi yüzü hiç gülmedi. Ama yanındaki hasta Covidmiş biz kıyıp da çocuğumuzun yanına girmedik. Hastalık taşırız diye. Oradaki insanların canından da mesul oluruz diye çok dikkat ettik. Zaten beni bekliyormuş. Çocuğumu izole bir odaya alsaydınız. Siz doktorsunuz bilirsiniz. O zaman neden organlar için bir şey yapmadınız?
BU DA YENİ KANUN MU DAHA KAÇ KEZ ÖLECEĞİZ
Ben eskiden sanıyordum ki aileye sorulup hastanın fişi çekiliyordu. Ben bu yasaları anlamıyorum. Bizim ocağımıza zaten ateş düşmüş. Neymiş artık aileler karar veremiyormuş Ezgi’min iç organları ne zaman iflas ederse o zaman fişi çekeceklermiş. Beniz kızım hala hastanede hala huzur bulmadı. Böyle kanun mu, yasa mı olur ? Kaç kez daha öleceğiz. Nerede bu yetkililer? Yahu benim kızım kaç tane insana can verecekti? Niye covidli de hastanın yanına yatırıyorsunuz peki diğer hastaları hiç düşünmüyor musunuz?
SÖYLEDİĞİM HER ŞEY YETKİLİLERE
Benim bu söylediklerim hepsi yetkililere. Şu kadarcık ışık varsa ki, hiç inanmıyorum. Kanunlar kalmamış ortada. Biri iktidar peşinde biri koltuk peşinde. Şu kadarcık bir şey kaldıysa katili bulsunlar. Bu adam devletten büyük mü? Bu adam kalleş. Tek bir kurşunla kızımı vurdu. O zaman ben derim ki, devletten büyük. Saklanırım dedi saklandı, bulamazsınız dedi, bulamadılar. Nerede bunlar, ne yapıyor şimdi? KPSS çıktı. Her gün gündem değişiyor. Biz anneler yine ellerinin tersiyle itileceğiz biz yine kadınlarımızı kızlarımızı kurtaralım diye anneler dolaşacağız. Bana candan, gelin içten gelin. Ben baş sağlığı duymak istemiyorum. Ben centilmenlik istemiyorum, ben kibarlık istemiyorum. Ben bu zamana kadar çok kibar davrandım. Beni İzmir’in bütün semti Konak çevresi tanır. Ben sosyal bir kadınım, herkese kibar davranırım. Bana diyorlar ki, Ziynet Abla ilk defa senin gülmeye bir yüzün varmış, ilk defa gördük, diyorlar. Deniz’in kız kardeşi hala bizi tehdit ediyor. En acısı da ne biliyor musun? Devlet nerede, emniyet güçleri nerede. Beş tane adam gibi polis koy İzmir çukuruna bu adamı bulsun 13 gün oldu hala bulunamadı.
NEDEN BİR GECEDE KADIN CİNAYETLERİ İÇİN BİR YASA ÇIKMIYOR?
– Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Kadınların korkuyla yaşamasını istemiyorum. Katillerin tecavüzcülerin suratlarına blurlansın istemiyorum. O şerefli bir adam olsaydı karısına sıktığı gibi aynı anda kafasına sıkardı. Sıkmamasının tek sebebi, sırada biz varız. Tekrar söylüyorum, daha çok canlar yanacak. O yakalanmadığı müddetçe hepimizin hayatı tehlikede hatta benimle röportaj yaptığınız için sizin de hayatınız artık tehlikede çünkü takıntılı bir adam, normal düşünemiyor. 5 dakika öncesi ile 5 dakika sonrası farklı. Her yol var. Bana uyuşturucu kullandığını söylüyorlar metefamin ve başka maddeler alıyormuş bunu içtiğini duyuyorlar biliyorlar ama nerede saklandığını bilmiyorlar olur mu böyle bir şey? Bu adamı kim nerede ve nasıl saklıyor?
CUMHURBAŞKANINA VE GENEL BAŞKANLARA SESLENİYORUM
Bu artık suç makinesi. Bunu bulun diyorum, daha ne diyeyim? Cumhurbaşkanına sesleniyorum, Meral Akşener ‘e sesleniyorum, Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum. Azıcık anneler için bir şeyler yapsınlar. Neden bir gecede kadın cinayetleri için bir yasa çıkmıyor? Neden tecavüzcülerin kadın katillerinin yüzleri flulanıyor yakalanmasınlar diye mi ? Bu nasıl bir sistem katilin tecavüzcünün yüzü buzlanıp verilir mi o zaman nasıl yakalanacak bırakın artık koltuk savaşını kavgayı canı yanan anneler, evlatlar için bir şey yapın. Sizin de evlatlarınız var kendi yerinize beni koyun içim yanıyor bir gecede çıkardığınız kanunlar gibi kadınları korumak ve cinayetlere dur demek için yasaları güçlendirin cezaları ağırlaştırın kanunları iyileştirin bu suç makineleri ellerini kollarını sallayarak sokaklarda gezmesin artık.
Gamze İşler