Kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamasıyla aranırken Avusturya’da yakalanarak tutuklanan sonrasında ise ABD’ye iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın gazeteci yazar Soner Yalçın’a açtığı 100 bin TL’lik tazminat davasını mahkeme reddetti.
Sezgin Baran Korkmaz, Soner Yalçın’ın yazılarından dolayı daha önce de “hakaret” iddiasıyla şikayetçi olmuş, savcılık bu şikayete “Basın özgürlüğü” diyerek takipsizlik kararı vermişti.
SONER YALÇIN NELER YAZMIŞTI
Soner Yalçın, “Kimin kime çöktüğü belli değil” başlıklı yazısında, FETÖ davasının firari sanığı Dr. Yalçın Ayaslı ile Sezgin Baran Korkmaz’ın ilişkisine değinmiş, “Niye hep karanlık adamlarla iş yapıyor Ayaslı” diye sormuştu.
Yazısının devamında, “Sezgin Baran Korkmaz mı BoraJet’e çöktü? Yoksa, BoraJet mi Sezgin Baran Korkmaz’a çöktü?” diye soran Soner Yalçın, “Bakınız: Sezgin Baran Korkmaz’ın kirli adam olması Ayaslı ve ortaklarını temiz yapmaz!” diye belirtmiş ve tartışılan BoraJet konusuna farklı bir açıyla yaklaşmıştı.
Soner Yalçın, Sezgin Baran Korkmaz’ın suçlamaya da konu olan “Mahallemizle de hesaplaşacağız” başlıklı yazısında ise, Sezgin Baran Korkmaz’ın Kars-Digor Bacalı Köyü’nden olduğunu belirtip köyün eski ve yeni iki muhtarıyla yaptığı görüşmeden edindiği bilgileri aktarmıştı.
Soner Yalçın’ın 22 Haziran 2021 tarihli “Mahallemizle de hesaplaşacağız” başlıklı dava konusu olan yazısı şöyle:
“İnsanların kişisel hayatları/biyografiler hep ilgimi çeker.
Gündemde Sezgin Baran Korkmaz var.
Kim bu adam?
Bu adamı tanıyan meslektaşlarım övgü dışında hakkında pek bilgi yazmadı!
Kars-Digor Bacalı Köyü’nden…
Eski ve yeni iki muhtarı aradım, bildiklerini anlattılar:
-Tayyar’ın Rahime Bulcumlu’dan kaç çocuğu var, bilinmiyor. Çünkü Tayyar, Rahime üzerine kuma getiriyor. Ayrılıyorlar…
Sonra Tayyar Bulcumlu Manisa’ya mevsimlik işçi olarak gittiğinde Kars’a dönmüyor. Orada bir kadınla birlikte oluyor, orada da kız evladı dünyaya geliyor. On yıl önce ölüyor Tayyar…
Anne Rahime Bulcumlu özel idarede/devlette çalışmaya başlayarak çocuklarını Kars’a götürüyor…
Sezgin’i ablası Songül büyütüyor. Ablası pazarlamacılık yapıyor; tencere tava satıyor Kars’ta…
Sezgin annesinin çalıştığı devlet dairesi önünde boyacılık yapıyor; okumuyor, ortaokul terk ediyor…
Köyle pek ilgileri kalmıyor ama köyde yaşayan dayıları var; kimi öz kimi üvey dayılar-amcalar. Bacalı Köyü’nde çiftçilikle uğraşan “Balmumcu” soyadlı Ali, Mehmet, Murat, Vedat, Adem gibi akrabaları bulunuyor…
Anne Rahime Bulcumlu İzmir’de vefat ediyor.
Sezgin ilk evliliğini Digor’da yapıyor, bir kızı oluyor.
Bu arada… Sezgin Bulcumlu ismini değiştirip, “Sezgin Baran Korkmaz” yapıyor!
Tahminlere göre, babasıyla aynı soyadı almak istememişti? Doğru mu, meçhul.
Peki… Niye Baran? Niye Korkmaz?
PKK lider kadrosundaki popüler isimler “Dr. Baran” ve “Mahsum Korkmaz” isminden kaynaklanıyor olabilir mi?
Bilmiyoruz.
Bacalı Köyü, HDP’li…
ÖFKE DOLUYUM
Yukarıdaki girişi yapmanın sebebi sadece “kimdir bu adam” sorusuna yanıt bulmak değil!
Öfke doluyum. Ülkem için üzülüyorum.
Sahiden, bağırarak sormak istiyorum; “nerede bu devlet?”
Cebine birkaç milyon dolar koyan herkes bu ülkenin cumhurbaşkanı ile kareye girip fotoğraf çektirebiliyor, görüşmeler yapabiliyor… Bakanların elinden ödül alıyor. Bakanlara açılış yaptırıp kurdele kestiriyor! Başbakanlık Yatırım Fonu’nun başkanı ile birlikte basın toplantı yapıyor! Neler, neler…
Kimse, “bu adam kim” diye merak etmiyor.
Kimse, “bu paraların kaynağı ne” diye sormuyor.
Para, devletin bütün kapılarını ardına kadar açıyor…
Türkiye, ne hâlâ getirildi nasıl kahrolmayız? Para, herkesi kazanıyor; para yemini yutmayan kalmadı ülkede!
Hadi kimi gazeteciler “hemşehri” ilişkisinden Sezgin Baran Korkmaz övgü yarışına girdi. Ya devlet?
Bu ülkenin MİT’i, Emniyet’i, Jandarması veya MASAK’ı yok mu?
Kurumlar istihbarat çalışması-araştırması yapmıyor mu artık? Sıradan bir “işadamından” bahsetmiyoruz; milyon dolarlar ödeyip milli şirketleri alıyor.
Devlet, “nereden buldun” diye sormuyor!
Devlet, “değirmenin suyunu” hiç merak etmiyor, sorgulamıyor!
Devlet sadece siyasi muhaliflerinin peşinde çünkü! “Varlık barışı” adı altında yurt dışından gelen paraların kaynağını hiç irdelemiyor. Ya sonra:
Dün, Reza Zarrab ile dünyaya rezil olduk.
Bugün, Sezgin Baran Korkmaz ile oluyoruz.
Ya yarın? Hangi Hollandalılar, hangi Arnavutlar, hangi Ruslar, Özbekler, Azeriler hangi pisliklerini Türkiye’de hangi isimlerle, nasıl aklıyor, bunlar da ortaya çıkacak.
Devletin temsilcileri popülist söylemler dışında ne yapıyor?
MASKEYİ İNDİRECEGİZ
Kim bu Sezgin Baran Korkmaz?
Ortaokul terk, İngilizce bilmeyen biri ABD’deki yarım milyar doları aşkın bir yolsuzluğa kimler aracılığıyla nasıl bulaştı?
Bu büyük mesele döndü dolaştı Veyis Ateş’in 10 milyon Euro pazarlığına indirgendi!
Reza Zarrab’ı salt Ebru Gündeş üzerinden tartışıp asıl meselenin kapatılması gibi, Sezgin Baran Korkmaz’ı da salt Veyis Ateş üzerinden konuşamazsınız.
Görün artık:
Reza Zarrab’tan sonra ABD-CIA eline ikinci koz verdik: Sezgin Baran Korkmaz!
Mesele sadece para da değil. Mevzubahis olan Türkiye’nin dünyadaki itibarıdır. İtibar paradan değerlidir…
Hiçbir iktidar, “varlık barışı” dümeniyle bu güzelim ülkeyi kara para aklamanın merkezine dönüştüremez. Bu ülkeye güveni-inancı yok edemez…
İktidar kötü yönetiminizin faturasını bu ülkeye ödetemez. Tarihimize yazıktır, saygısızlıktır…
Bir avuç idealist kaldı koca ülkede.
Siyasilerin, bürokratların, yargı mensuplarının ve gazetecilerin yüzündeki o kibirli yalan maskesini elbet çıkarıp, halka gerçeği göstereceğiz.
Bu yazı burada bitmeyecek; “kendi mahallemizle” de hesaplaşacağız!”