Zonguldak Demokrasi Platformu ile Zonguldak Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği “Geleceğe Bakış” söyleşisi Zonguldak’ta Maden Mühendisleri Odası Lokali’nde yapıldı.
“Bu karanlık baskıyı RTÜK aracılığıyla yapıyorlar”
Açılışta konuşan Çağdaş Gazeteciler Derneği Şube Başkanı Ali Ayaroğlu, istibdatın 114 yıl sonra geriye döndüğünü belirterek, şunları söyledi:
“Gazeteciler artık özgür değil, sansür var. Tek yol mücadele etmek, birlikte olmak, bugünkü meclisteki yasa gerçekten gelecek için çok karanlık bir dönemi bizi bekliyor. Baskı aracı olarak RTÜK’ü kullanıyorlar. Gerçek anlamda gazetecilik yapan Halk TV, Fox TV ve Tele1’i yıldırmak için her şeyi yapıyorlar. Gazetecinin görevi haberi eğip bükmeden halka ulaştırmaktır. Temmuz ayının 24’nde sansürün kaldırılışının 114. Yılı, bugün hala sansürü ve otosansürü konuşuyoruz. Sansürü uygulayanlar 24 Temmuz da hiç sıkılmadan basın Özgürlüğünden dem vuran mesajlar yayınlayacaklar. Bir ülkede basın özgür değilse demokrasiden söz edemeyiz” dedi.
“Yaşasın özgürlük, kahrolsun ihtilal”
Etkinlikte söz alan Maden Mühendisleri Odası Başkanı Çağlar Öztürk konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Geleceğe bakış deyince aklımıza başka şeyler geliyor. Türkiye nereye gidiyor geliyor. Geçmişte neler yaşandı? Ne zaman ki Türkiye’de toplumsal faaliyet kafasını kaldırdı. Askeri darbelerle ezildi. Bazı aydınlarımızın da desteklediği 28 Şubat vardı. 28 Şubat AKP’nin iktidara giden ilk mihenk taşıdır. Geldiler 20 yılımızı çaldılar. Şimdi geleceğimizin 20 yılı çalınsın istemiyoruz. Hepimizin birbirimize ihtiyacı var. Sadece bizler değil, siyasi partiler bu işin lokomotifi, aklınıza ne geliyorsa birlik olmak zorundayız. Yaşasın özgürlük kahrolsun ihtilal.”
“AKP’ye oy verdim demeye utanacaklar”
Son olarak gazeteci Sedef Kabaş konuşmasında şunları söyledi:
“Gerçekten elmas gibi bir şehirsiniz. İyi ki varsınız. Cennetten bir parçasınız. Son dönemde enteresan yargı kararları çıkıyor. Yakın takip ettiğim için söylüyorum. Yürütmeyi durdurma kararları gibi. Mesela dün gece saatlerinde bir tweet attım ben. Yine yargıda böyle bir hareketlenme var gibi bazı kararlar doğrultusunda. Bir benzerinin de bu bina için mümkün olması gerekebilir. Bu ülkede zaten yargı yok, hukuk yok ve mahkemeler, yargı korkunç bir baskı altında. Yargı adaletsizliği yayıyor. Belki takip ettiniz etmediniz. Ben bütün bu yaşadıklarına rağmen hiçbir zaman şöyle bir cümle kurmadım, yargı bitti, biz zaten hukuk devleti değiliz cümlelerini kurmadım. Medya için de aynı şeyi söyleyebiliriz değil mi? Medya da bitti diyebiliriz ama ben karşınızdayım mesela. Ben bir gazeteciyim. Buradan şunu çıkarmak istiyorum aslında, bir realite var ama burada kalkıp yargı bitti, medya bitti, hukuk bitti demek istemiyorum. Herkesi aynı potaya koymayacağız. Benim hakkımda bugüne kadar sayısız dava açıldı. Ben ilk celsede beraat ettim.”
Cumhurbaşkanı’na hakaretten cezaevine girdikten bir süre sonra özgürlüğüne kavuşan Kabaş, konuşmasının önemli bir kısmında cezaevinde yaşadığı günleri anlatırken, aslında Sedef Kabaş’a yapılan şeyin topluma gözdağı vermek olduğunu belirterek, “Bu hiçbir zaman Sedef Kabaş davası değildi. En az seçimlere kadar cezaevinde kalacağımı öngördüm. Özgürlüğümü size borçluyum. Ben zalimin zulmünden değil, iyilerin sumasından korkarım” diyen Kabaş, “Susarak korku ikliminin esiri olmayacağız. İnsan sustukça önce kendi polisi sonra yanındakinin polisi oluyor. Beyinler işgal edildikten sonra toprakların işgaline gerek kalmıyor” dedi. Tek adam sisteminin er yada geç çökmeye mahkum olduğuna vurgu yapan Kabaş sözlerini şöyle tamamladı:
“Gün gelecek AKP’ye oy verdim demeye utanacaklar. Lütfen onlar tarafından zihninizin şekillendirilmesine izin vermeyin. Ve umudunuzu diri tutun. Eğitimsiz toplumlarda fanatizm kazanır ve bu tür siyasi figürler galip gelir. Hâlâ seçimi kaybetseler de gitmezler diyenler var. Evet, onlar gitmeyecek ama biz onları göndereceğiz.”