ABD Başkanı Biden çocukken kekemeydi…
Arkadaşları dalga geçermiş ama en acı vereni onlar değil bir rahibeydi.
Biden’ın hayatının anlatıldığı kitaptan bir çocukluk anısı…(*)
ABD Başkanı Joe Biden yüksek sesle kitabını okurken bir rahibe ona “Mr. B-B-B Biden” diyerek dalga geçmiş.
Biden o an “bir kekeme olarak savunmasızlığını” iliklerine kadar hissetmiş.
İrlandalı ailesinin savaşçı ruhuyla “kekemeliğinin üstesinden gelmeye” karar vermiş. Çok çalışmış.
Aynanın önüne geçerek her gün saatlerce Amerikalı filozof Emerson’un kitaplarını yüksek sesle okurmuş.
Sonra…
Aynı şeyi İrlandalı şair William Butler Yeats’in mısralarıyla da yapmış.
Böylece yıllar içinde kekemeliği yenmiş.
Okuduğu kitaplarla da edebiyat ve şiir zevkini geliştirmiş.
Biden, atalarının ülkesi İrlanda kökenli yazarlara -adeta- tutkulu.
En beğendiği yazar ise 1995 Nobel Edebiyat Ödüllü Seamus Heaney…
Onun The Cure at Troy adlı kitabını (**) 2020 Başkanlık seçimleri kampanya kliplerine kullandı.
Bu büyük şair ile Başkan Biden arasında benzerlikler var.
İkisi de Katolik.
Bu mezhebin kültürüyle büyüdüler.
Her ikisi de çocukluk çağlarının değerlerine bağlı kaldılar; “işçi sınıfına…”
Biden’ın bakış açısının merkezinde “herkes için eşit değer” ilkesi yer alıyor.
2019’da Demokrat Parti başkan aday adayı olarak daha ilk toplantısında Biden bu tema üzerinde bir konuşma yaptı.
Bir işçi olan “babasını” andı.
“Patronların, çalışanlarını piyon olarak gördüğünü” söyledi.
Bu söylemini sürdürmekte…
Roma’da Papa’yı ziyareti onun Katolik inancıyla ve ikisinin de Papa’yla alt gelir gurubu ailelerden olmaları ortak paydasıyla da yorumlanmalı.
Açıklamaları da bu doğrultuda oldu.
“İnsan onuruna saygı duyarak birlikte nasıl çalışacağımızı konuştuk.”
Biden çocukluğu boyunca her pazar ailesiyle birlikte Katolik kilisesine ayine giderdi.
Tanrı’ya inancı ve dine bağlılığı güçlüdür.
Biyografisinde “pek vurgulamadığı, hatta gizlediği bir inancından” bahsediliyor.
“Ruhun ölmediğine, yaşadığına olan inancı…”
Pazar günleri kilisedeki ayinden sonra öğle yemeği…
Ve erkeklerin siyaset, spor konuşmak üzere bir araya gelişleri…
Küçük Joe siyaset konuşmalarını dikkatle dinler ve gazetelerin siyaset haberlerini okurdu.
Aile uzun süre anneanne ve büyükbabanın evinde yaşamak zorunda kalmıştı.
1950’lerde baba ikinci el araba satma şirketinde bir iş bulunca biraz rahatladılar, ayrı eve geçebildiler.
Joe çocukluk ve gençliğinde dinin merkezi bir rol oynadığı işçi sınıfı ortamında yetişti.
“Her insanın onuruna dayalı kesin bir vizyon” edindi.
Tarih ve siyaset biliminde lisans ve master yaptı. Sonra hukuk fakültesini bitirdi.
1991’de senatörlüğünü sürdürürken, anayasa hukukunda doçent unvanı almak üzere akademik kariyer de yaptı.
O süreçteki seminerlerin konuları bugünkü söylemleriyle örtüşüyor.
“Demokrasinin temel ilkeleri.”
“Kuvvetler ayrılığı…”
“İktidarın kötüye kullanılmasını önlemek için denge ve denetim…”
Yani…
“Demokrasi ve hukuk devleti” odaklı söylemleri köksüz değil.
Biden, kongreye giren en genç senatördü.
Henüz 29 yaşındaydı.
Senatörlük yemininden sonraki ilk Noel’de eşi Neilia ve kızları Naomi’yi bir trafik kazasında kaybetti.
Hayatta kalan iki oğluyla yaşamını sürdürmek zorunda kaldı. (Bir oğlunu da yıllar sonra Irak savaşında kaybetti.)
First Lady Jill Tracy Jacobs ikinci eşidir.
Bu evlilikten sonra prestijli Senato Dış İlişkiler Komitesi’ne seçildi.
Çok okuyordu, akademik dünyayla sürekli ilişki içindeydi.
En iyi anayasa, dış politika akademisyenleri onun danışmanlarıydılar.
36 yıl senatörlük yaptı.
8 yıl da başkan yardımcılığı.
Devletin işleyişi hakkında derin bilgi birikimi ve küresel devlet adamları tanıdık portföyüne sahip.
“Bosnalılara Sırpların kanlı saldırılarını durdurmak için dönemin Başkanı Clinton’ı müdahaleye ikna eden senatör” olarak anılıyor.
Clinton’a bakın ne demiş:
“Sayın Başkan, sorununuz ne biliyor musunuz? Oxford öğrenci sendromundan mustaripsiniz. Gerçeklere o kadar çok alıştınız ki artık sezginize güvenmiyorsunuz.”
Bugünün ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha 2009’da, Biden’ın dış politika danışmanıydı. Blinken onu “entelektüel” olarak tanımlıyordu.
Şöyle diyordu: “Kitaplara o kadar hevesli, o kadar tutkulu ki özellikle DEMOKRASİLERİN ÖLÜMÜ’nü ve (Calmann-Levy, 2019)” otoriterliğin yükselişine karşı uyarıda bulunan siyaset bilimcilerin bütün yapıtlarını okudu.
………………..
Biden aralık ayında bir küresel “Demokrasi Zirvesi” düzenlemeyi planlıyor.
Türkiye bu “küresel demokrasi zirvesinde” yer almalı.
Demokrasiler liginde koordinatımız olmalı.
(*) “Joe Biden American Dreamer (Amerikan hayalcisi)”
(**) Seamus Heaney’den Sophocles’in Philoctetes yeniden yorumu olan kitap.