Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden Türkiye Emekçi Partisi’nin (TİP) seçime en az 41 vilayette, kendi amblem ve adaylarıyla girme kararlılığı sürüyor. Yeşil Sol Parti ile TİP ortasındaki görüşmeler sürerken TİP Genel Lideri Erkan Baş, “Türkiye’de, 87 seçim bölgesinin hepsinde tek bir taktik geliştirmek zorunda değiliz. Yeni bir şey deniyoruz, yeni bir arayış içerisindeyiz. Biz halkımızın, halklarımızın nasıl bedeller ödediğini biliyoruz. Bu bedellerin sonucunda elde edilmiş kazanımları göz bebeğimiz üzere korumak konusunda da kararlıyız. Daha ileriye taşımanın arayışı içerisindeyiz” diye konuştu.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan Erkan Baş, “Emin olsun herkes, hem bugün HDP idaresi hem ittifaktaki öteki güçler hem Türkiye Emekçi Partisi idaresi yapılan araştırmaları, saha araştırmaları, örgütlerimizden gelen bilgileri, halkla kurduğumuz temasları daima birer bilgi olarak önümüze koymuş durumdayız. Ve oturmuş vilayet il çalışma yapıyoruz. Türkiye Personel Partisi’nin parti olarak seçime gireceği yerler, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın rastgele bir bileşeninin, bilhassa HDP’nin kazanımına ziyan vermeyecek titizlikte planlanmaktadır. Biz halkımızın, halklarımızın nasıl bedeller ödediğini biliyoruz. Bu bedellerin sonucunda elde edilmiş kazanımları göz bebeğimiz üzere korumak konusunda da kararlıyız. Daha ileriye taşımanın arayışı içerisindeyiz. Bunun bilinmesini isterim. Daha ileriye taşımak mümkündür, biz bunu daima birlikte yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bunu tartışıyoruz. En sonunda da bütün bu değerlendirmeler ışında en yanlışsız kararları alıp, yolumuza devam edeceğiz. Herkesin gönlü ferah olsun. Biz birbirimizle rakip değiliz, bir dost, müttefik güçleriz, yoldaşlarız, biz uzun yıllardır birlikte gayret ediyoruz. Bundan sonra da bu uğraşın birlikteliğine hiç kimsenin ziyan verme ihtimali yok, kimse buna ziyan veremez” sözlerini kullandı.
Erkan Baş, sorulara şu cevapları verdi:
Seçimlerde anahtar rol oynayan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim stratejisi temel gündem. Tenkitler var, teklifler var. Bu tenkitlere yönelik yaklaşımınız ve tavrınız nedir?
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tüm toplumsal tabanı son derece politik, hassas, dikkatli, ihtimamlı bir topluluk. Münasebetiyle siyaseti de çok yakından takip ediyor, siyasete faal olarak katılıyor. Bunlar bizim açımızdan değerli. Tenkitler de doğal olarak en iyiyi, en hoşu, en doğruyu bulma derdiyle yapılıyor. Bu kapsamda yeterli niyetli olarak başarıyı arayan her çeşit eleştiriyi çok değerli bulduğumuzu, dikkatle izlediğimizi, değerlendirdiğimizi herkesin bilmesini isterim. Bu ortada makûs niyetli diye tanım edebileceğimiz, temel olarak Türk ve Kürt halklarının çaba birliğini zedeleyemeye, bu birlikteliği bozmaya dönük yapılan teşebbüsleri de bu kapsamda değerlendirmiyoruz. Onları ciddiye almıyoruz. Devletin de iktidarın da HDP nezdinde Kürt halkını yalnızlaştırma stratejisinin bir uzantısı olarak görüyoruz. Biz Kürt ve Türk halklarının uğraş birliğini en güçlü biçimde hayata geçirmek üzere tartışıyoruz.
Tekrar âlâ niyetli olanlara dönecek olursak, burada dertler temel olarak seçim sisteminde yapılan değişikliklerle ilgilidir. AKP-MHP iktidarı, kaybeden iktidar olarak seçim sistemini değiştirdi. Zati sıkıntısı, ittifakları birbirine düşürmekti. İttifaktaki partilerin birbirleriyle çelişkilerini derinleştirmek istiyordu. Bizim daima bir arada yapmaya çalıştığımız şey, AKP’nin bu oyununu bozmak. Onlar bir oyun oynadılar, biz bu oyunu daha fazla kenetlenerek, daha fazla düşünerek, nasıl muvaffakiyete dönüştürürüz üzerine tartışıyoruz. Bunu daima birlikte başaracağımıza olan inancımız çok güçlü. Hiç kimsenin bir tereddüdü olmasın, halklarımızın hiçbir tereddüdü olmasın. Biz daima bir arada bütün bu tartışmalar ve değerlendirmeler ışığında en gerçek yolu yeniden daima birlikte bulacağız. Hiç kimsenin bunda kendi doğrusuna takılıp, öteki değerlendirmeleri gündem dışında tutma talihi yok. Daima birlikte en doğruyu bulacağımıza inanıyorum.
Herkes üzere sizler de seçimlere tarihi değer atfediyorsunuz. Birebir vakitte Cumhuriyetin ikinci yüzyılını belirleyecek bir seçim. Bu hususta “parti çıkarları mı toplumsal çıkarlar mı?” tartışmaları da var. Emek ve Özgürlük İttifakı, seçmenlerinin “seçime tek listeyle girilmesi” beklentilerini karşılar mı?
Bir sefer ne Türkiye Emekçi Partisi ne de Emek ve Özgürlük İttifakı’nda rastgele bir müttefik gücümüz asla ve asla kendi çıkarlarını, ittifakın çıkarlarının önüne koymaz. Sizin yaptığınız bugün çok değerli. Bu seçim aslında ikinci yüzyıla birinci adım seçimi ve bizim tartışmamız şu; Türkiye ikinci yüzyıla iki düzlem siyasetinin preslendiği, iki düzlem siyasetinin ortasına sıkışmış bir ülke olarak mı girecek? Ya da Emek ve Özgürlük İttifakı eliyle Üçüncü Yol’u, Türkiye’de üçüncü bir seçeneği, halktan, emekten, demokrasiden, özgürlükten, barıştan yana bir seçeneği en güçlü biçimde nasıl taşıyacağız? Temel tartışma budur ve bakın bu seçimin en değerli sorunu budur. Türkiye birinci yüzyılda olduğu üzere mi devam edecek? Yoksa bu sefer biz halklar olarak, işçiler, bayanlar, gençler olarak yeni bir inisiyatif geliştirebilecek miyiz, yeni bir irade şekillendirebilecek miyiz? Temel tasamız budur. Tek liste probleminde de temel olarak odaklandığımız nokta bu. Farklı kaynaklarda gelişen uğraşları nasıl Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bir modülü haline getirebiliriz? Nasıl Emek ve Özgürlük İttifakı’nı büyütebiliriz. Bu bahiste tabi ki yeni bir süreç. Hasebiyle tartışmalar oluyor.
Ama unutmayın, daima birlikte çok tecrübeli bir gelenekten geliyoruz. Kürt özgürlük hareketine baktığımız vakit, 90’lardan bu yana evvel Emek, Barış ve Özgürlük Bloğu ile başlayan ağır bir uğraş süreci vardı. Bunun çeşitli evreleri oldu. Ne yaptılar? Bugünkü tartışmaları biraz benzetiyorum. HDP bağımsız adaylarla elde ettiği mevziiyi büyütmek, geliştirmek ve kalıcılaştırmak üzere parti olarak seçimlere girme kararı verdiğinde de tıpkı tartışmaları yaşamıştık. O vakit da “barajı aşamazsak, elde ettiğimiz bütün kazanımları kaybetme riskiyle karşı karşıyayız” dediler. Bu özel olarak Türkiye Emekçi Partisi’nin tercihi değil. Daima bir arada Emek ve Özgürlük İttifakı’nı nasıl daha güçlü hale getiririz konusundaki tartışmayı yürütüyoruz. Önümüzdeki günlerde bu tartışmayı tümüyle bitireceğiz.
Biraz da şöyle oluyor, kamuoyu önünde tartışmanın bir şehveti var. Herkes kamuoyu önünde tartışmayı çok seviyor. Ancak biz partinin yetkili şuraları, ittifak güçlerimiz, daima birlikte sağduyulu, itidalli, bütünlüklü, uzun vadeli bir tartışmayı tercih etmek durumunda kaldık. Zira nitekim sürecin hassasiyetinin farkındayız. Bu süreçte basın önünde yapılacak rastgele bir konuşma, rastgele bir tartışma, diğer yerlere çekilebiliyor, manipüle edilebiliyor. O yüzden yurttaşlarımız, halklarımız şunu bilsinler, biz birlikte bir kıymetlendirme süreci içerisindeyiz. Bizim siyaset usulümüz açısından da esasen halktan zımnî, halka sorulmadan, tartışılmadan, müzakere edilmeden bir karar almak kelam konusu değildir. Herkes heyetlerini ve sistemlerini bu kapsamda işletiyor. Biz, daima birlikte “cumhuriyetin ikinci yüzyılına halkları en güçlü formda nasıl taşıyacağız?”, “bu birinci yüzyılda yaşadığımız acıların bir daha tekrar etmemesinin garantisini nasıl sağlayacağız” tartışmalarını yürütüyoruz. Şunu paylaşayım, bizim temel gayemiz, AKP-MHP iktidarına karşı, Cumhur İttifakı denilen faşist bloka karşı 20 yıldır daima birlikte sürdürdüğümüz o çabayı artık zafere taşımak. Büsbütün buna kilitlenmiş durumdayız. Bunun da en doğrusunu bulacağımızı düşünüyorum.
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın oy kaybı ve milletvekili kaybına dair kaygıları var. Gerçekten araştırma şirketleri risk olduğuna işaret ediyor. Siz de evvelki gün yaptığınız açıklamada ittifakın büyütülmesi ve güçlendirilmesi için güçlü gayret yürüteceğinizi söylediniz. Şimdi vakit var, kararınız değişir mi?
Şimdi şunun görülmesi lazım. Sesimizin ulaştığı herkese şunu söyleyelim: Problem en güçlü olmanın yolunu aramaksa, bunun tüm Türkiye’de, 87 seçim bölgesinin hepsinde tek bir taktik geliştirmek zorunda değiliz. Yeni bir şey deniyoruz, yeni bir arayış içerisindeyiz. Bakın emin olsun herkes, hem bugün HDP idaresi hem ittifaktaki başka güçler hem Türkiye Emekçi Partisi idaresi yapılan araştırmaları, saha araştırmaları, örgütlerimizden gelen dataları, halkla kurduğumuz temasları daima birer data olarak önümüze koymuş durumdayız. Ve oturmuş vilayet il çalışma yapıyoruz. Bir örnek olsun diye söylüyorum. Kocaeli, bizim açımızdan son derece kıymetli bir ildir lakin Kocaeli’nde HDP’nin geçen seçimde kazandığı bir milletvekilliği var. Bunu büyütmek mümkün. Lakin örneğin Kocaeli’nde Türkiye Personel Partisi’nin seçime girdiğinde, bakın “kaybedilir” demiyorum, riske girme mümkünlüğü bile olduğunda burada yeni bir düzenleme yapıyoruz. Kocaeli’nde daima bir arada gideceğiz, Yeşil Sol Parti’ye oy isteyeceğiz. Türkiye Emekçi Partisi’nin parti olarak seçime gireceği yerler, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın rastgele bir bileşeninin, bilhassa HDP’nin kazanımına ziyan vermeyecek titizlikte planlanmaktadır. İki; diyelim ki her iki partinin seçime gireceği yerlerde de şuna bakıyoruz, orada HDP’nin elde ettiği kazanımın geri düşme riski var mıdır? Çabucak burada Türkiye Emekçi Partisi ismine biz o vilayette, o seçim etrafında girmeyeceğimizi söylüyoruz.
Lakin nerelerde seçime giriyoruz, HDP’nin kazanımlarını koruyacağımız, onları teminat altına alacağımız ancak bunun üstüne Türkiye Personel Partisi aracılığıyla yeni birtakım kazanımlar ekleyebileceğimiz vilayetleri ve seçim bölgelerini tayin etmeye çalışıyoruz. Şunu görelim, bence kıymetli olan noktası burası. Her seçim periyodunda AKP-MHP seçim sistemini değiştirerek, aslında insanların başını karıştırmaya, bir karmaşa yaratmaya çalışıyor. Biz bu oyunu bozmalıyız. O yüzden sağda solda konuşulanlardan fazla, partimizin yetkili konseylerinin yaptığı açıklamalara, partimizin değerlendirmelerine biraz daha dikkatle göz atmak, biraz daha dikkate dinlemek ve yorumlamaya çalışmak gereklidir. Biz halkımızın, halklarımızın nasıl bedeller ödediğini biliyoruz. Bu bedellerin sonucunda elde edilmiş kazanımları göz bebeğimiz üzere korumak konusunda da kararlıyız. Daha ileriye taşımanın arayışı içerisindeyiz. Bunun bilinmesini isterim. Daha ileriye taşımak mümkündür, biz bunu daima birlikte yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bunu tartışıyoruz. En sonunda da bütün bu değerlendirmeler ışında en gerçek kararları alıp, yolumuza devam edeceğiz. Herkesin gönlü ferah olsun demiştim. Herkesin gönlü ferah olsun.
Biz birbirimizle rakip değiliz, bir dost, müttefik güçleriz, yoldaşlarız, biz uzun yıllardır birlikte çaba ediyoruz. Bundan sonra da bu uğraşın birlikteliğine hiç kimsenin ziyan verme ihtimali yok, kimse buna ziyan veremez.
“Tek sosyalist parti biziz” açıklamanıza da tenkitler geldi. Halbuki HDP ve Kürt hareketi de kendisini sosyalist bir hareket olarak tanımlıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alan başka partiler de sosyalizmi savunuyorlar. 1980 darbesinde ve AKP’nin son 7 yıllık siyasetlerinin siyasal bedellerini bugün tutuklu olarak ödeyen sosyalist bir bayan olan Gültan Kışanak’ın da tenkitleri oldu. Bu açıklamanız Emek ve Özgürlük İttifakı’na ziyan vermez mi?
Dün (Önceki gün) açıklamamda da söyledim, bizim siyasal kültürümüzde basın üzerinden yoldaşlarımızla tartışmak yoktur. İkincisi tümüyle haksız, hukuksuz bir biçimde cezaevinde olan çok değerli bir yoldaşımızın yaptığı bir değerlendirmeye benim basın üzerinden karşılık vermem kelam konusu olamaz. Bizim orada bir tek sorumluluğumuz var. Arkadaşlarımızın tekrar özgürlüklerini sağlamaktır. Bunu yapana kadar o arkadaşlarımızla, Gültan hanımla, Selahattin Demirtaş’la, onların nezdinde siyasi tutsakların tümünü kast ediyorum, biz tartışma yapmayacağız. Bizim onlara karşı bir sorumluluğumuz var. En kısa müddette arkadaşlarımızın haksız, hukuksuz tutuklamalarını bitirilmesini sağlamamız gerekiyor. Artık o açıklamalar kamuoyunda, bizle kamuoyunda tahminen de çok açık detaylı bir biçimde bilgileri paylaşmadığımız için, birtakım dertlerin, birtakım merakların doğmasına neden oldu. Ben yaptığım açıklamalarda temel olarak buna ait yaklaşımımızı paylaşmaya çalıştım. Arkadaşlarımıza karşılık olarak değil, kamuoyunda oluşan algıyı kendi cephemizden değerlendirmeye çalıştım.
‘Tek sosyalist biziz’ ya da gibisi açıklamalar için… Artık şöyle bir şey olabilir mi? Sosyalistler rastgele bir şeyin özel mülkiyetine karşılar. Münasebetiyle bu ülkedeki, bu coğrafyadaki sosyalistleri yalnızca Türkiye Emekçi Partisi temsil ediyor üzere bir yaklaşım olamaz. Bu tahminen canlı yayın sırasında söylenmiş bir laftır. Asla kendimiz dışındaki sosyalistleri görmeme, kabul etmeme üzere bir yaklaşım olamaz. Lakin gündelik siyaset içerisinde vakit zaman lisanımız, üslubumuz, stilimiz, tahminen yanlış yerlere çekilebilecek açıklamalar olur lakin kastımız asla bu türlü bir şey olamaz. Türkiye’de hem bugün HDP içerisinde uğraş eden hem ittifak güçlerimiz ortasında olan, hatta “keşke ittifakımızda olsalar lakin değiller” dediğimiz diğer sosyalist güçler de elbette var. Bunların gayretine dönük de bir saygısızlığımız olamaz. Bu uğraşların hepsi bizim uğraşımız. Bu topraklarda Mustafa Suphilerden bu yana devam eden o esaslı geleneğin tümünü kendi bedelimiz, kendi uğraşımızın bir kesimi olarak görüyor ve onlara layık olmaya çalışıyoruz. O denli tekçi bir anlayış içerisinde değiliz. Bunu yanlışsız bulmadığımı da paylaşmış olayım.
Bütün bu hususlara ait ilgili partilerle, ittifakınızla görüşmeleriniz sürüyor bildiğim kadarıyla. Nasıl bir sonuç beklemeliyiz?
Biz bu seçimlerle birlikte Türkiye’nin bu Cumhur İttifakı’ndan, saray rejiminden kurtulmasına odaklanmış durumdayız. Önceliğimiz budur. Bunun çabucak yanına yazılan şey, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın en güçlü biçimde bu seçimlerden çıkmasıdır. Bütün ittifak güçlerimiz, bütün müttefiklerimiz buna kilitlenmiş durumda. Kamuoyunda birtakım tartışmalar yapılıyor, ittifak içerisinde bu türlü ağır bir tartışma, aksilik manasında bir tartışma yok. Ağır bir tartışma var fakat “en âlâ nasıl yapabiliriz” diye bir tartışma var. İnanıyoruz, toplumda gördüğümüz karşılık da budur. Emek ve Özgürlük İttifakı bir bütün olarak bu seçimlerin sahiden an itibariyle herkesin kabul ettiği anahtar gücüdür. Ancak daha kıymetlisi Emek ve Özgürlük İttifakı bu sürecin sürpriz güçlerinden biri olacaktır. Beklenmedik bir muvaffakiyet elde edecektir. Bizim alandan aldığımız bilgiler budur, artık bu misyonumuzu seçime kadar hiç ihmal etmeden, seçimlerden en büyük başarıyı elde etmeye odaklanacağız. En küçük bir gevşeme olmayacak. Son gün, son saate kadar bu ülkede yaşayan herkesi Emek ve Özgürlük İttifakı’nın modülü haline getirmeye, bu gayrete dahil etmeye çalışacağız.
Esas kıymetli vazifemizin seçimlerden sonra başladığını da biliyoruz. Seçimlerden sonra yesyeni bir devrin, temel anahtar rolümüzü oynayacağımız periyodun başlayacağı kanaatiyle hareket ediyoruz. Türkiye’de artık barışın konuşulduğu günlerin doğmasını istiyoruz. Cezaevlerindeki binlerce arkadaşımızın tutsaklığına son verildiği günleri görmek, yaşamak istiyoruz. İşçilerin, bayanların, gençlerin uğradıkları baskıları, Kürt halkının yok sayılmasını, Alevi yurttaşlarımızın yok sayılmasının son bulduğu bir sürecin birinci adımlarının atılacağı heyecanıyla bu sürece hazırlanıyoruz. Hepimize düşen çok büyük vazifeler ve sorumluluklar var.
Çok net söyleyeyim, bizim düşmanlarımız var, siyasi düşmanlarımız var. Büyük kararlılıkla gayret edeceğiz. Rakiplerimiz var, Millet İttifakı’nı kast ediyorum. Rakiplerimize karşı daha büyük muvaffakiyetler elde etmeye çalışacağız. Temel olan bizim dostlarımız, yoldaşlarımız var. Daima birlikte zafer kazanmaya odaklanacağız. Bakış açımız budur. Bunu geliştirmeye çalışacağız. Son derece kıymetli, bakın 90’lı yıllardan bu yana gitgide gelişen bir çaba birliğinin şu anda ulaştığı en ileri evredeyiz. Bunu geliştirerek, güçlendirerek, kalıcılaştırarak geleceğe taşımak istiyoruz. Bu seçimler bunun için bir sıçrama tahtası misyonu görecektir. (HABER MERKEZİ)