Daha evvel verilen 1 yıl 8 ay mahpus cezasının kararının açıklanmasının geride bırakılması kararının, İsmail Çoban’a öteki bir davadan ceza verilmesi nedeniyle bozulan davanın Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında, sav makamı evvelki celsede ceza istemiyle verdiği mütalaasını tekrarladı. Çoban hakkında verilen 1 yıl 8 ay 25 günlük mahpus cezasının açıklanmasını talep eden argüman makamı, Çoban’ın “örgüt propagandası” fiilini düzenleyen 3713 sayılı Terörle Çaba Kanunu’nun 7/2 unsuru savıyla mahpus cezasıyla cezalandırılmasını istedi. Argüman makamı, hatanın basın yolluyla işlediğini savunarak, Çoban’a verilecek mahpus cezasının TCK’nin ceza artırım kararlarını düzenleyen 43’ücü husus kapsamında artırılmasını talep etti.
‘SÜRE AŞIMI NEDENİYLE DAVA DÜŞÜRÜLMELİ’,
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere nazaran, Çoban’ın katılmadığı duruşmada, mütalaaya karşı savunma yapan avukatı Resul Temur, 5187 sayılı Basının Kanunu’nda dava açma müddetlerinin belirlendiğini, bu mühletin müddetli yayınlarda 4 ay, süresiz yayınlarda 6 ay olduğunun altını çizerek, “Basılan yayınların matbaadan çıkmadan evvel birer nüshalarının matbaanın bulunduğu yer savcılıklarına teslimi zaruridir. Teslim anından itibaren bu müddetlerde davanın açılması zaruridir. Davaya mevzu gazete sayılarının yordamına uygun biçimde basılan nüshaların matbaanın bulunduğu yer savcılığına teslim edildiği ve buna ait alındı evrakının düzenlendiğine dair evraklar belge ortasına alınmıştır. Alındı dokümanlarındaki tarihler ile iddianamenin hazırlandığı tarihler ortasında 4 ayı aşın müddet bulunmaktadır. Münasebetiyle muhakeme kaidesi yerine getirilmemiş olup davanın düşürülmesi gerekmektedir” dedi.
‘HABER GAYESİYLE YAPILDI HATA OLUŞTURMAZ’
Terörle Gayret Kanunu’nun 7’nci hususunda yapılan değişiklikle “Haber sonunu aşmayan yahut tenkit hedefiyle yapılan fikir açıklamaları hata oluşturmaz” ibaresi eklendiğine işaret eden Temur, “Müvekkilin gazeteci olduğu ve yargılama konusu haberlerin gazetecilik faaliyeti kapsamında haber verme gayesi ile yapılan faaliyetlerden ibaret olduğu dikkate alındığında müvekkil hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği açıktır. Müvekkile yöneltilen tez ve hükmolunan karar müvekkilin basın faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır” sözlerini kullandı.
‘ELEŞTİRİ BASINA VERİLMİŞ BİR GÖREVDİR’
Suçlama konusu yapılan haber ve yazıların düşünde ve tabir özgürlüğü kapsamında olduğunun altını çizen Temur, “Verilen karar basın ve söz özgürlüğünün ihlali manasına gelmektedir. Basın ve söz özgürlüğü iç içe geçmiş durumlar olup birbirini tamamlayan bir düzlemde var olmaktadır. Toplumun genelini ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken olaylar hakkında bilgi verme bilgi verme, toplumun bu konular üzerinde düşünmesini sağlama, toplumda yaşayan bireylerin farkındalığını artırma ve yeniden kamuoyunu ilgilendiren mevzularda eleştirme ve bu suretle denetle, tıpkı vakitte basına verilmiş bir misyondur niteliğindedir. Basın özgürlüğü kapsamında tabir edilen haklar tıpkı vakitte basına verilen bu vazife yerine getirilmesini sağlama açısından da vazgeçilmez niteliktedir. Haber verme hakkı, haberi öğrenme, toplama, verme ve yorumlama haklarını da içermektedir. Haber verme tenkit hakları tıpkı vakitte söz özgürlüğü hakkı içerisinde yer alan onun bir kullanılış biçimini oluşturan haklardır. Müvekkil açısından iddianamenin sevk unsuru olan TMK 7/2 bağlamında manevi ögenin gerçekleştiği söylenemez” halinde konuştu.
Örgüte ait verilen haberlerin cezalandırılmaya sebep olamayacağını tabir eden Temur, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çok daha sert nitelikteki telaffuzları, fikir ve söz özgürlüğü kapsamında değerlendirdiğine işaret ederek, müvekkilinin beraatini istedi.
1 YIL 6 AY MAHPUS CEZASI
Davanın bozulmadan evvelki kararında 1 yıl 8 ay olarak hesaplanan cezanın hesaplama yanılgısından kaynaklandığını belirten mahkeme heyeti, hesaplama yanılgısını düzelterek, Çoban’a 1 yıl 6 ay 22 gün mahpus cezası verdi. (HABER MERKEZİ)