Rus edebiyatının önemli kalemlerinden olan İvan Aleksandroviç Gonçarov’un tembelliği konu edinen kitabı Oblomov, yayınladığı ilk günden beri okuyucularda derin etkiler bırakmayı başarmıştır.
Gonçarov’un ilk romanıAlelade bir Hikâye tefrika halinde yayınlandı. Daha sonra bunuYamaç ve başka eserleri izledi Yazarın hiç kuşkusuz adıyla özdeşleşen kitabı Oblomov’dur. Onun tabiriyle Oblomovluk; tembelliğin sanat haline getirilmesidir.
Kitap, 1859 yılında okuyucularla buluşur. 19.yy Rus edebiyatının önemli mihenk taşlarından olan eseri birçok dile çevrilir ve geniş bir okuyucu kitlesine kısa zamanda ulaşır.
Oblomov’un rüyası
Kitabın bu önemli bölümünde Oblomov’un, çocukluğundan, yetişkinliğine kadar süreçten bahsedilir. Kahramanımızın yaşadığı anlamsız hayatının nedenleri yalın bir dille anlatılır.
Kitapta, aynı zamanda geleneksel, kırsal Rusya’ya dair sosyolojik, siyasal, sosyal ve ekonomik saptamalar ve keskin eleştiriler yer almaktadır. Gonçarov, dönemin ünlü yazarlarından büyük destek görür ve kendisinden övgüyle bahsedilir.
Bu destekçilerin en ünlüleri ise, Fyodor Dostoyevski’dir. Anton Çehov da kendisini kayda değer bir yazar olarak görür.
Sayfa: 617
“Dehşet içinde okudum”
Lev Tolstoy, Oblomov’u okuduğunda kitap hakkındaki görüşlerini şu önemli tek cümleyle dile getirir:
“Oblomov’u dehşet içerisinde, tekrar tekrar okuyorum.”
Genç ve tembel bir toprak sahibi
30’lu yaşlarında olan toprak sahibi İlya İlyiç Oblomov, bir süre sonra bütün işlerinden elini eteğini çekerek sakin bir hayat sürdürmeye başlar.
Bütün dostlarından, akrabalarında uzaklaşarak bir dairede kendisi gibi tembel uşağı Zahar ile yaşamaya başlar.
Kahramanımız en bilindik özelliği tembel oluşu ve etrafında kimseyi görmek istememesidir. Tek başına bile giyinemeyen Oblomov’a yardımcısı yardım eder hergün.
Dış dünyayla bütün ilişkilerini kesen, kiralık dairesinde sürekli uyumayı tercih eden, köydeki çiftliğinin çalışanlarına bir mektup yazamayacak kadar üşengeç ve tembel olan Oblomov..
Zorlu günler, bunalımlar…
Uşağı Zahar ile yıldızı bir türlü barışamaz. Sürekli kavga ederler, uşak bazen karşısında efendisi olduğunu unutarak kötü ve kaba sözler bile sarf eder. Zahar, Oblomov’u küçüklüğünden beri hizmetçiliğini yapan bir emektardır.
Ama buna rağmen efendisinin onu beğenmediğini ve nankörlük ettiğini düşünür. Haklı da..
Dünyadan ırak yaşayan kitap kahramanımız, günlük hiçbir şeyi takip etmez, kendisine yollanan mektupları uşağına okutarak yatağından kalkmayı bile kendisine yük olarak görür.
Zamanla maddi sıkıntı yaşar ve kirasını ödeyemez duruma kadar düşer.
Bu kadar yalnız kalmayı tercih eden Oblomov’un tek dostu ise, Almanya’da yaşayan asilzade dostu Andrey Şoltz’dur. Kendisini en iyi anlayan ve ona sürekli destek olan dostu.
Şolz, ne zaman Almanya’dan gelse ilk uğrayacağı, ziyaret edeceği kişi İlya İlyiç’tir. Andrey, iş toplantılarından, güzel kadınların olduğu balolardan fırsat buldukça dostunu görmeye gelir.
Çünkü onunla sohbet etmek, tembelliğin zirvesini yaşayan bu acınacak haldeki adama karşı konulmaz bir dostluk beslemektedir.
İvan Gonçarov
Dostunu, bu halde daha fazla görmeyi tahammül edemeyen Şolz, kendisini Avrupa gezisine çıkartmayı teklif eder.
İlk başta bu teklife sıcak bakan İlya İlyiç, “hava soğuk, hastayım, bir Avrupa gezisi kaç para sen biliyor musun” gibi bahanelerle izbe odasında yaşamaya devam eder.
Almaya’ya geri dönen Andrey, Oblomov’a, Almanya’ya da gelmesini önerir. Söz verdiği halde biricik dostunun bu teklifini de karşılıksız bırakır maalesef.
Devlet memuru bile olmayan İlya İlyiç, o zamanın Rusya’sında devlet memuru olmak çok önemli bir görevdi ve herkese nasip olmayan bir iş alanıydı. Kahramanımızın babasından kalma çiftlikten her ay gelen parayla günlük yaşamını sürdürür.
Çok pahalı olan daire kirasını ödemesinin yanında uşağı Zahar’ın ihtiyaçlarını da karşılar. Çiftliğinden gelen para zamanla azalır ve buhranlı günler başlar kendisi için.
Oblomov’da tembellik bir karakter halidir. İşin ilginç tarafı bunu sürekli devam eder ölene kadar.
Yazar, bu kitapta bize tembelliğin bir sanat halinde resmeder. Oblomov gibi yaşamak. Belki hepimizde Oblomov kadar olmasa da biraz Oblomovluk vardır.
Sonu hüsranla biten bir aşk
İlya İlyiç Oblomov, dostu Şolz’un ısararına daha fazla dayanamayarak birlikte Rusya’nın önemli insanlarının da bulunduğu baloya katılır.
Baloda, Rusya’nın, önde gelen devlet adamları, askerler, kontlar, asilzadeler ve güzel kadınlar vardır. Bu güzel kadınlardan birisi de Olga’dır.
Olga ve İlya İlyiç, arasında zamanla bir yakınlık kurulur. Rusya’nın soğuk günlerinde buluşurlar küçük dokunuşlarla, tatlı sözlerle birbirlerinin gururlarını okşarlar.
Olga, sevgilisinin bu tembelliğinden her ne kadar yakınsa da ona karşı hislerini saklayamaz. Zamanla gelişen beklenmedik olaylar bu aşkı imkansız hale geitirecektir.
Kitabın bundan sonraki bölümlerini, yazarın kaleminin izini dikkatli bir şekilde takip eden okurların takdirine bırakıyorum.
Oblomov; tembelliğin sanata dönüşmüş hali.
Kitap sayfası için iletişim: